12 Eylül yönetimi devam ederken, ABD ve Avrupa basınında Türkiye ile ilgili olumsuz haberler yayınlanır, bunlara sıkıyönetim komutanlıkları tarafından yayın yasağı konulurdu.
Tabii yayın yasağı konulunca “Acaba ne yazdılar?” diye merak edenler, zor da olsa o haberlere ulaşırdı ama bunun fazla bir anlamı olmazdı. Çünkü halkın bu yayınlardan haberi bile olmazdı. O zaman İnternet ve bağlı olarak sosyal medya yoktu, üstelik bu türde haberleri yayınlayan gazetelerin kapatılması gibi bir tehdit vardı... Bu yüzden Time dergisinin, Milli Güvenlik Konseyi üyesi orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında, “dünyanın en zengin generallerinden biri” diye yayın yaptığı söylentisi halk arasında yayılmıştı...
Cumhurbaşkanlığı sistemi öncesinde, Basın Yayın Genel Müdürlüğü vardı ve “Dış basında Türkiye” başlığı altında, Türkiye ile ilgili olumlu veya olumsuz bütün önemli haberleri tercüme eder ve bülteninde yayınlardı. Şimdi de bu uygulama İletişim Başkanlığı tarafından devam ettiriliyor ama mesela son ana sayfada anons edilen dokuz haberin altısında Tayyip Erdoğan fotoğrafı var. Aleyhte olan hiçbir habere veya analize yer verilmiyor.
***
Son olarak The Economist dergisi, “Türkiye'de yeni bir baskı dalgısı güçleniyor” başlıklı bir haber yayınlamış...
“Yayınlamış” diyorum, çünkü haberi, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un tepki açıklamalarından, bir de Sabah gazetesinin haberinden öğrendim. Tabii hemen The Economist’ti tıklayıp okumak ve yorumlamak da mümkün ama isteyen açsın okusun! Tabii diğer ünlü yayınlar gibi The Economist’e de abone veya üye olmak gerekiyor...
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, mesajında “The Economist’in, devam eden soruşturmalar üzerinden yalan ve iftiralarla ülkemizi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alması asla kabul edilemez. Türk yargısı, hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde bağımsız ve tarafsız bir şekilde görevini sürdürmektedir. Ancak Türkiye’ye karşı objektif bir yaklaşım sergilemekten uzak olan bu dergi, ülkemize karşı açık bir karalama kampanyası yürütmektedir. Türkiye’nin bölgesinde güçlenen rolü, güvenlik politikalarındaki başarısı ve ekonomik büyümesi, birilerini rahatsız etmektedir. Bu tür manipülatif girişimler, ülkemizi hedef alan küresel kumpasların yeni versiyonlarından başka bir şey değildir. Unutulmamalıdır ki; birilerinin yönlendirdiği, operasyon yapmaya çalıştığı eski Türkiye artık geride kalmıştır. Karanlık odakların hazırladığı bu kirli senaryolara asla boyun eğmeyeceğimizi herkes bilmelidir. The Economist ve benzeri çevrelerin dezenformasyon kampanyalarına karşı dimdik durmaya, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, milletimizin desteğiyle dünyada söz sahibi olmaya, daha da güçlenmeye ve büyümeye devam edeceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da benzer ifadelerle eleştirdiği The Economist'i İsrail tarafından işlenen "en vahşi katliamlar" karşısında sessiz kalmakla suçladı ve şimdi derginin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırmayı tercih ettiğini ve Türkiye'nin bağımsız yargısını etkilemeye çalıştığını savundu.
***
Sabah gazetesi haberinde ise “İngiliz oyunu yine devrede! The Economist'ten kirli algı operasyonu: TÜSİAD ile aynı dili kullandılar” başlığı kullanıldı.
Haberde şöyle denildi:
“Türkiye ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla bilinen 'The Economist' dergisi yeni bir skandala imza attı. Türkiye ve Başkan Erdoğan aleyhine yalan ve iftiralarla dolu bir haber yapan dergi, yargının verdiği kararlara alçakça saldırdı. Buna benzer bir siyasi müdahaleyi yakın zamanda TÜSİAD gerçekleştirmek istemiş ve tepkilerin odağı olmuştu.
‘Türkiye'de yeni bir baskı dalgısı güçleniyor’ başlığıyla yer verilen haberde, bağımsız yargı kararları üzerinden açıkça Başkan Erdoğan hedef alındı.
Ayşe Barım'ın tutukluluğuyla başlayan haber, sırasıyla terör soruşturmasında gözaltına alınan CHP'li belediye yöneticileri ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nı tehdit etmesi nedeniyle yargılanan Ekrem İmamoğlu ile devam ediyor.”
***
Şimdi bu açıklamalardan veya haberlerden öğrendiğimiz, The Economist’in “Türkiye'de yeni bir baskı dalgısı güçleniyor” başlıklı bir haber yayınlamış olması...
Süleyman Demirel yaşasaydı, “fevkalade ayıp etmişler” derdi herhalde değil mi?
“Baskı dalgası” demek, Türkiye’de medyadan ekonomiye, üniversitelerden siyasete kadar her alana yayılan özgürlük tsunamisini küçümsemek değil midir? Öyle ki ana muhalefet başkanının adı bile Özgür! Türkiye özgürlükten boğulmak üzere... The Economist’e yakıştıramadım!
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/the-economist-fevkalade-ayip-etmis-888079h.htm