G-XKX1J2WR62

Arslan Bulut

Timur’un oğlu, Hurufi şeyhinin etini köpeklere yedirdi!

Hurufiler'in siyasi iktidarı ele geçirmeye kalkışmaları üzerine, Timur'un oğlu, Azerbaycan valisi Mirânşah, 1394'te Fazlullah'ın kafasını kestirdi. Sonra derisini yüzdürdü, cesedini ip bağlatarak pazarda dolaştırdı, etini köpeklere yedirdi ve vücudundan kalan parçaları ateşe attırdı.


Arslan Bulut


Timur’un oğlu, Hurufi şeyhinin etini köpeklere yedirdi!

Hurufiler'in siyasi iktidarı ele geçirmeye kalkışmaları üzerine, Timur'un oğlu, Azerbaycan valisi Mirânşah, 1394'te Fazlullah'ın kafasını kestirdi. Sonra derisini yüzdürdü, cesedini ip bağlatarak pazarda dolaştırdı, etini köpeklere yedirdi ve vücudundan kalan parçaları ateşe attırdı.


Fatih’in Hurufileri diri diri yaktırmasının sebebi neydi? Bunu anlamak için Murat Bardakçı’nın makalesine tekrar bakalım:

“Hurufi mezhebini, İran'da 1340 senesinde doğan Şihabüddin Fazlullah adında bir tasavvufçu kurdu. Fazlullah, kendisinden asırlar önce var olan aşırı mezheplerin, özellikle de Batıniliğin etkisi altındaydı. Fazlullah’a göre her şeyin aslı "harf" idi ve her harfin belirli bir sayı değeri vardı. Fazlullah'a göre İslamiyet ile ilgili bütün meseleler Arapçanın 28, Farsçanın da 32 harfiyle izah edilebilirdi. Her şey sayıda gizliydi, sayıların arasındaki ilişkiler vasıtasıyla Kur'an'ın yorumlanıp gizli sırların öğrenilmesi ve mutlak gerçeğe ulaşılması mümkündü. Fazlullah'ın daha sonraları dünyanın, ahiretin velhasıl her şeyin temelinin kendisi olduğunu söylemesi ve ‘Ben, aslında Hazreti İsa'yım, dünyayı kurtaracak Mehdi, benim’ demesi üzerine Hurufiler kâfir kabul edildi.

Hurufiler'in siyasi iktidarı ele geçirmeye kalkışmaları üzerine, Timur'un oğlu, Azerbaycan valisi Mirânşah, 1394'te Fazlullah'ın kafasını kestirdi. Sonra derisini yüzdürdü, cesedini ip bağlatarak pazarda dolaştırdı, etini köpeklere yedirdi ve vücudundan kalan parçaları ateşe attırdı.

Fazlullah'ın idamına rağmen sayıları ve güçleri giderek artan Hurufiler hemen her yerde sıkı bir takibe uğradılar. Ele geçirilenlerin ya derileri yüzüldü yahut yakıldılar; hayatta kalabilenler de kurtuluşu Anadolu'ya geçmekte buldu. Hurufiler, Fatih Sultan Mehmed'in ilk iktidar yıllarında sayıların ve harflerin cazibesiyle hükümdarı bile etkileyerek saraya sızmayı ve devlet işlerine müdahale etmeyi başardılar ama devletin güçlü veziri Mahmud Paşa, yine o devrin en güçlü din âlimlerinden Fahreddin-i Acemi'den "kâfir oldukları" gerekçesiyle Hurufiler'in canlarının alınması gerektiği yolunda bir fetva çıkartınca, Edirne'deki o büyük ateş yakıldı ve ateşin başında ilk tekbiri de Fahreddin-i Acemi getirdi.”

Görüldüğü gibi, Timur’un oğlu Miranşah da Fatih Sultan Mehmed de, Hurufilerin, devleti ele geçirmeye çalıştığını anlayınca hepsini katlettirdi ama Fatih’in oğlu 2. Bayezid, tarikatlar ve cemaatleri yine baş tacı etti. Bu sebeple ona “Bayezid-i Veli” dediler...

Katline fetva verilen

cemaat: Kadızadeliler!

Semiramis Çavuşoğlu’nun makalesine göre Köprülü Mehmed Paşa'nın sadrazamlığa gelişinden hemen sonra Kadızadeliler denilen cemaat, İstanbul'daki tekkeleri yıkmaya, iman tazelemeye davet ettikleri dervişlerden kabul etmeyenleri öldürmeye, selatin camilerinde tek minare kalmak üzere diğer minareleri yıkmaya karar verdiler. Fatih Camii'nde toplanıp eyleme başlayacakları sırada Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, adam gönderip vazgeçmeleri için nasihatte bulundu. Köprülü Mehmed Paşa, devrin tanınmış âlimlerini toplayıp Kadızâdeliler hakkındaki görüşlerini sordu. Meclisin kararını padişaha sunan sadrazam padişahtan Kadızâdeliler’in katli için ferman aldı.

1656 yılında Vak'a-i Vakvakıye denilen o günün cemaat operasyonunda, Kadızadelilerin saraydaki destekçilerinin çoğu katledildi. Ancak hareketin liderleri olan Üstüvânî, Türk Ahmed ve Divane Mustafa, Kıbrıs’a sürüldü.

4. Murad, Sultan İbrâhim ve 4. Mehmed devirlerinde ortaya çıkmış olan Kadızâdeliler hareketi, adını 4. Murad döneminin vâizlerinden Kadızâde Mehmed Efendi’den almıştır. Kadızâdeliler’in fikrî seviyedeki lideri İbn Teymiyye mektebinden etkilenen Birgivî Mehmed Efendi’dir.

Kadızadeliler hareketinin 1656'da bastırılmasının ardından Vâiz Vanî Mehmed Efendi, Erzurum valisi tayin edilen Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa ile yakınlık kurdu. Fâzıl Ahmed Paşa, 1661’de sadrazam olunca İstanbul’a gelen Vanî, 4. Mehmed’in himayesiyle önce padişahın, ardından Şehzade Mustafa’nın hocası oldu. Padişah ve sadrazamın üzerindeki etkisiyle saraydaki nüfuzu artan Vanî Mehmed Efendi, Mevlevîler’in yaptığı semâyı ve Halvetî dervişlerinin âyinlerini yasaklattı. 1670’de sultanın çıkardığı bir fermanla meyhâneler yıktırıldı.

Devam edeceğim.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/timurun-oglu-hurufi-seyhinin-etini-kopeklere-yedirdi-865952h.htm

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.