Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 10 Ocak 2025 tarihinde açıklanan verilere göre, 2024 yılı Kasım ayında işsizlik oranı yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu oran, Türkiye’nin işgücü piyasasındaki genel görünümü ve ekonomik dinamiklerini değerlendirmek açısından önemli ipuçları sunmaktadır.
İşsizlik ve İstihdam Göstergeleri
Kasım 2024 döneminde işsizlik oranının yüzde 8,6 seviyesinde sabitlenmesi, son yıllarda uygulanan istihdam politikalarının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Toplam istihdam edilen kişi sayısı 32 milyon 748 bin olarak kaydedilmiş ve istihdam oranı yüzde 49,6’ya ulaşmıştır. Bu durum, istihdam yaratma kapasitesinin artırıldığını ve işgücüne katılım oranının da yüzde 54,2 seviyesinde seyrettiğini göstermektedir. İşgücüne katılım oranı, ekonomik büyüme ve refah açısından olumlu bir sinyal olsa da, bu katılımın sürdürülebilir kılınması kritik öneme sahiptir.
Sektörel ve Yapısal Değerlendirmeler
İstihdamın sektörel dağılımına bakıldığında, hizmetler sektörünün toplam istihdamın önemli bir kısmını oluşturduğu bilinmektedir. Bunun yanında, sanayi ve tarım sektörlerindeki istihdam oranlarının stabil ya da kısmen azalma eğiliminde olduğu bir süreç gözlenmektedir. Bu değişim, ekonomik yapının hizmetler sektörü lehine dönüşüm geçirdiğini işaret etmektedir. Ancak bu dönüşüm, sanayi üretimi ve tarımsal istihdamın desteklenmesi gerektiği gerçeğini değiştirmemektedir.
İşsizlik oranındaki düşüşe rağmen, genç nüfus işsizlik oranı ve kayıt dışı istihdam gibi alt kırılımlar hala ekonominin çözüm bekleyen yapısal sorunları arasında yer almaktadır. Genç işsizliğin azaltılması ve kayıt dışı çalışmanın önüne geçilmesi, orta ve uzun vadede işgücü piyasasında daha kapsayıcı bir büyüme için öncelikli politika alanları olmalıdır.
Politika Önerileri ve Beklentiler
Bu bağlamda, istihdam yaratmaya yönelik teşvik mekanizmalarının çeşitlendirilmesi, dijital dönüşüm süreçlerinin işgücü piyasasına entegre edilmesi ve mesleki eğitim programlarının yaygınlaştırılması, işgücü arz ve talebindeki dengesizliklerin giderilmesine katkı sağlayabilir. Aynı zamanda, kadınların işgücüne katılım oranının artırılması ve esnek çalışma modellerinin geliştirilmesi de istihdam politikalarının temel bileşenleri arasında yer almalıdır.
Sonuç olarak, Türkiye işgücü piyasasında Kasım 2024 itibarıyla kaydedilen gelişmeler, olumlu bir ivmeye işaret etmekle birlikte, sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışı için yapısal reformların devam etmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Önümüzdeki dönemde işgücüne katılım oranının artırılması ve ekonomik büyümenin istihdam üzerindeki olumlu etkisinin güçlendirilmesi, işgücü piyasasındaki iyileşmeyi destekleyecektir.
Son söz olarak, Türkiye'nin işgücü piyasasındaki mevcut iyileşme eğilimini sürdürülebilir kılmak, yalnızca ekonomik göstergeleri değil, toplumsal refahı da yükseltecek bir stratejinin parçası olmalıdır. Yapısal reformlar, eğitim ve nitelikli istihdam politikaları ile desteklenmediği takdirde bu iyileşmenin kalıcı olması mümkün olmayacaktır. Ekonominin insan odaklı bir yaklaşımla yönetilmesi, işgücüne katılımı artırırken daha kapsayıcı bir büyümeyi de beraberinde getirecektir. Gelecek, bu dönüşümün başarısına bağlıdır.