Hani, “Turpun büyüğü orman kanunları” başlıklı yazımda, “Süreç, ABD’nin uluslararası hukuku tamamen ortadan kaldırmasıyla eş zamanlı sürdürülüyor... ABD yönetimi, kuralsız savaş başlatacağını açıkladı, Türkiye’de ise iktidar, milletin hukukunu çiğnemek için hukuku alet ediyor... İçte ve dışta bu tür uygulamalar, açıklamalar, hukukun değil, orman kanunlarının yansımasıdır. Turpun büyüğü bu!” demiştim ya...
Yine “Belli ki sistemin acelesi var” başlıklı yazımda da “Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan emekli Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, 2010 yılının başında yaptığı açıklamada, AKP iktidarının Kürt açılımı projesinin bir MİT operasyonu olduğunu söylemişti.” bilgisini hatırlatmıştım ya...
Yenişafak Gazetesi yazarı İbrahim Karagül, “Bütün ‘İç Cephe’ler Tasfiye Edilecek” diyerek “Başta ABD ve Türkiye olmak üzere, şu an bütün ülkelerde bir tür ‘iç arındırma’ başladı. Her ülke merkez iktidar alanını güçlendiriyor, savunma yeterliliğini takviye ediyor, nüfuz alanını genişletme mücadelesi veriyor, ‘iç cephe’ anlamına gelecek ve ülkenin ulusal bütünlüğüne zarar verecek bütün yapıları tasfiye ediyor. Türkiye’de son günlerde yürütülen operasyonların amacı da bu... PKK ve FETÖ gibi geleneksel iç ve dış tehditlerin yanında bu sefer ‘tanımlanmamış iç tehditler’ ” diye yazdı.
Türkiye Gazetesi’nden Rahim Er de Ayşe Barım üzerinde başlayan sürece ilişkin, “Şu örgütten şu kadar kişi yakalandı haberleri, en az önümüzdeki 10 yıl boyunca hep işitilecektir. 30 Ağustos 2024’teki Teğmenler İsyanı da onlardan değil midir? Onun için malum tutuklu menajer için ‘neden bu kadar beklendi?’ demek doğru değildir. Adliye, deliller toplanınca harekete geçer.” ifadelerini kullandı.
***
İki gazetecinin yorumlarını haber yapan Yeniçağ, “Heybedeki turptan derin devlet çıktı” başlıklı analizle sürece ışık tuttu.
Yeniçağ, Süleyman Demirel’in 2005 yılında gazeteci Yavuz Donat’a verdiği röportajda bu deyimi kullandığını hatırlattı.
Yavuz Donat, Süleyman Demirel ile konuşmasını şöyle yansıtmıştı:
“Köylü, Aydın pazarında turp satıyormuş.
Müşteri gelince önce ufak turpları çıkarıyormuş.
Müşterinin biri ‘bu turp küçük’ diye yüzünü buruşturup, yürüyünce...
Köylü, arkasından seslenmiş:
- Hele dur bey... Turpun büyüğü heybede.
Süleyman Demirel:
- Demokratik istikrar korunamazsa... Yönetimde zaaf belirirse... Turpun büyüğü ortaya çıkar.
- Turpun büyüğü derin devlet mi?
- Evet.
Demirel:
-Sana günlerdir anlattıklarım 624 yıllık Osmanlı döneminin ve sonra da Türkiye Cumhuriyeti'nin özetidir... Ana tez şudur: Bu devlet ayakta durmalı... Anlattıklarım bu yolda 50 yıl hizmeti geçen bir adamın gözlemleridir.”
Gazeteci Rahmi Turan da 2022 yılında yazdığı bir yazıda, Demirel’in “Turpun büyüğü heybede” ifadesini gündeme getirdi. Turan, özellikle AKP'nin yeni seçim yasasıyla "turpun büyüğünü" ortaya çıkardığını vurgulayarak, bu deyimin Türkiye’nin siyasi yapısındaki derin değişiklikleri simgelediğini belirtti.
***
Benim de 46 yıldır gazeteci olarak yaptığım gözlemler aynı sonucu veriyor. Yalnız, Demirel, bu işlerin neden yapıldığını anlatırken ne diyor asıl onun üzerinde duralım.
Demirel, “Demokratik istikrar korunamazsa... Yönetimde zaaf belirirse... Turpun büyüğü ortaya çıkar.” diyor değil mi?
Bazen de iktidar, artık yönetemediğini anlayınca, turpun büyüğünden kaçmak için, turpun sahiplerini kullanır!
Ne yapar?
Ümit Özdağ gibi milletin tarihi sorumluluğunu omuzlarında hisseden siyasetçileri, hukuk dışı yöntemlerle tutuklar... Önüne geleni, “hükümeti yıkmaya teşebbüs!” suçuyla içeri atar, basına gözdağı verir. İktidarın ipliğini pazara çıkarma ihtimali olan herkese terörist muamelesi yapar?
Yapar da sonuç ne olur?
Osmanlı devletine ne olduysa o olur! Devlet yıkılır, devlet!
***
Newton’un etki tepki yasasına göre “Her kuvvete karşılık, her zaman eşit ve ters bir tepki kuvveti vardır veya iki cismin birbirine uyguladığı kuvvetler her zaman eşit ve zıt yönelimlidir.”
Yani siz muhalefeti yok etmek için bir kuvvet uyguluyorsanız, muhalefet de size eşit oranda tepki verir! Bu karşılıklı tepişmeler, iktidarı sarsar ve yıkar!
Sonuçta baskılar, bumerang gibi döner, baskı yapana çarpar!
O zaman ne iktidar kalır ne de itibar!
“Devletin gücünü kullanan iktidara karşı, muhalefetin ne gücü var ki?” denilebilir... Böyle zannedenler, Newton yasasının sağlamasını iş işten geçtikten sonra yapar!
Bu itibarla, iktidarı hukuk devletine dönmeye davet ediyorum...
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/turpun-buyugu-ve-iktidara-newton-uyarisi-882513h.htm