Işıner Güngör

Ukrayna Piyasasında Yer Almanın Önemi

Karadeniz’de kıyısı olan ve dolaylı komşumuz olarak adlandırabileceğimiz Ukrayna ve Rusya arasında iki yılı aşkın süren savaş bizleri de haliyle etkilemektedir.


Işıner Güngör


Ukrayna Piyasasında Yer Almanın Önemi

Karadeniz’de kıyısı olan ve dolaylı komşumuz olarak adlandırabileceğimiz Ukrayna ve Rusya arasında iki yılı aşkın süren savaş bizleri de haliyle etkilemektedir.


Devletlerarası ilişkilerde siyasi dengelerin oluşmasında, ekonomik ve kültürel kapsamda ilişkilerin gelişmesinde coğrafi konumun etkisi olarak belirtebileceğimiz jeopolitiğin önemi büyüktür. Coğrafya sadece ilişkilere şekil vermemekte, bunun yanında tarihin akışı üzerinde de doğrudan ve dolaylı sonuçları beraberinde getirebilmektedir.
Türkiye’nin jeopolitiğine baktığımız zaman stratejik bir konumda olduğunu söyleyebiliriz. Kıtaların kesişim noktasında yer alan ülkemiz, Karadeniz ve Akdeniz gibi birçok ülke tarafından paylaşılan denizlere kıyısı olması bir avantaj olarak yorumlanabilir. Stratejik konum, bazı özel avantajlar sağladığı gibi bölgesel olumsuz durumlara karşıda çözüm üretilmesi konusunda inisiyatif almayı zorunlu kılabilmektedir.
Karadeniz’de kıyısı olan ve dolaylı komşumuz olarak adlandırabileceğimiz Ukrayna ve Rusya arasında iki yılı aşkın süren savaş bizleri de haliyle etkilemektedir. Bu durum bazı uzak ülkelerde gündemden düşse de bizim eksenimizde halen canlılığını korumaktadır. Günlük hayatta Ukrayna sınırları içerisinde yaşanan saldırılar ve kayıplar Türkiye’de gündemde yer bulmakta ve derin üzüntüyle karşılanmaktadır.
Türkiye, Ukrayna’daki savaşın ilk gününden itibaren siyasi, ekonomik ve sosyal çerçeveden hem çözümler üretmekte hem de yardımlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Gereksinim duyulan insani yardımların bölgeye hızlı sevk edilmesinde aktif bir rol oynanmıştır. Hem Ukrayna’nın hem de dünyanın bir sorunu haline gelen Ukrayna’daki tahılın diğer ülkelere ulaştırılmasında arabuluculuk faaliyetleri yürütülmüştür. Bunların yanında, Ukrayna’nın kendisini müdafaası amacıyla insansız hava araçları ve askeri ekipmanlar gönderilmiştir. Ukrayna’nın uçak sanayisindeki geçmişten gelen bilgi ve tecrübesi, Türkiye’nin yenilikçi anlayışı ile birleştirilmesi hususunda projeler geliştirilmesi üzerinde çalışmalar yürütülmeye başlanmıştır. 
Lozan Anlaşması’nın hükümleri uygulanarak Rus askeri gemilerinin Karadeniz’e girmesi engellenerek daha büyük insani dramların önüne geçilmiştir. Bu yapılan girişimler ve desteklerden belki de en önemlisi; Türkiye tarafından Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün her türlü uluslararası platformda savunulmasıdır. 


Geçtiğimiz günlerde The New York Times gazetesi tarafından kaleme alınan ve Oksijen gazetesi tarafından da paylaşılan “Eşikte” başlıklı yazıda nükleer savaş tehdidinin Türkiye’de yapılan görüşmelerle bertaraf edildiğine yer verilmiştir. Yazıda 2022 yılında Ukrayna’nın başlattığı kontra atak ile geçici süreyle kaybedilen topraklar teker teker ele geçirilmeye başlanmış ve Ukrayna ordusunun Kırım yarımadasına doğru güçlü ilerleyişi karşısında çekinceye kapılan Rusya’nın nükleer kartını masaya sürmesini planladığı belirtilmiştir. Belirtilen kaynakta aynı yıl Türkiye’de bir araya gelen Amerikan ve Rus istihbarat birimleri arasında gerçekleşen toplantıda verilen kararla Rusya’nın nükleer silah kullanmasının önüne geçilmiştir. Toplantıda Rusya tarafına olası nükleer silah kullanımının ne gibi sonuçlar doğurabileceği anlatılmıştır. Böylelikle, Nükleer Diplomasi ABD’nin girişimi ve Türkiye, Çin ve Hindistan liderlerinin destekleriyle çözüme kavuşturulmuştur. 
Savaş esnasında göstermiş olduğu liderlikle tüm dünyada saygı duyulan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelesnki geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret etti. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve devlet görevlileriyle görüşme gerçekleştirdi. Türkiye tarafından Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığına yönelik desteğin süreceği işaret edilmiştir. Erdoğan toplantı sonunda Ukrayna ve Rusya arasındaki müzakereleri canlandırarak savaşı sonlandırma gayreti içinde olduklarını belirtmiştir. Bunun için bahse konu iki ülke taraflarının katılacağı bir barış zirvesine ev sahipliği yapma önerisini paylaşmıştır. Ayrıca, Washington’da ABD ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı temsilcileri arasında gerçekleşen Stratejik Mekanizma Toplantısı’nda Ukrayna ve NATO konusuna da geniş yer ayrılmıştır.
Türkiye başta Karadeniz’de güvenliğin sağlanması olmak üzere Ukrayna’da devam eden savaşın diplomatik açıdan sona erdirilmesi hususunda doğrudan ve dolaylı çaba göstermektedir. İki ülke arasında müzakereleri tekrardan başlatmak adına sunmuş olduğu barış zirvesi önerisi de bunlardan biridir. Barışa giden yolda birçok denklemin varlığı herkes tarafından bilinen gerçektir. Uluslararası arenada denklemlerin uyumlaştırılması belli bir zamanı gerektirebilmektedir. 
Burada asıl önemli nokta; savaşa rağmen Ukrayna’da birkaç bölge dışında günlük hayat kaldığı yerden devam etmektedir. Ukrayna’nın savaşta dahi ekonomik açıdan dinamizm gösteren nüfusu, Balkanlar bölgesini oluşturan 12 ülkeye eş değer düzeydedir. 
Türkiye’nin stratejik iş birliği içerisinde bulunduğu bu ülke ile ekonomik projeleri hayata geçirmek iki ülkenin de çıkarına yönelik olacaktır. Türk ve Ukraynalı iş dünyasının koordineli çalışmalarıyla inşaat, enerji, turizm, tarım, lojistik ve imalat sektörlerine yönelik fizibilite çalışmalarına hız verilmeli, savaşın hissedilmediği huzurlu bölgelerde şimdiden yatırımlara girişilmelidir. Ukrayna devletinin yabancı sermaye için sunmuş olduğu uygun koşullu teşviklerden yararlanmalıyız. Avrupa Birliği’ne üyelik süreci tüm hızıyla devam eden Ukrayna’nın üyeliği gerçekleşirse Türk firmaları için bu ülkede pazara giriş ve yatırım prosedürleri daha zorlayıcı olabilir. İlerleyen aşamada Ukrayna’nın Türk firmaları için Avrupa’ya bir giriş kapısı olma potansiyelini barındırdığı gerçeğini de gözden kaçırmamak gerekir.