Sayıştay’ın 2023 yılına ilişkin denetim raporları yayımlanmaya başladı.
Anayasal bir kurum olan Sayıştay, basit anlatımla kamu kaynaklarının düzgün harcanıp harcanmadığını inceler. Her sene düzenli olarak gerçekleştirdiği bu denetimi, TBMM adına yapar.
Kamu kaynaklarının yerinde incelenip incelenmediğine bakar. Sayıştay denetiminin bir yıllık faaliyeti kapsaması nedeniyle de denetim sonucunda çıkan raporların kapsamlı olması beklenir. Bu da raporların hacminin belli bir büyüklükte olmasını gerektirir.
* * *
Bu kapsamda geçtiğimiz dönemlerde denetim konusu yapılan kurumun faaliyet alanlarına göre, Sayıştay raporlarının zamana zaman 300 sayfayı aştığını, konuları izleyen gazeteciler bilir, hatırlar.
Ancak son yıllarda, denetim süreçlerine müdahale edilmesi nedeniyle raporların “inceldiği”ni biliyoruz. Sayıştay raporlarının olması gereken hacimden çok daha düşük yoğunluklu olduğuna daha önce başka yazı vesilesiyle değinmiştim. Bunda mevcut iktidarın denetim sevmemesinin payı büyük. (Bu durum aynı zamanda, iktidar medyası nicel olarak ne kadar ağırlıkta olursa olsun, bağımsız medyanın yaptığı gazeteciliğe tahammülsüzlüğü de gösteriyor.)
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, iki sene önce 160. yıl dönümü töreninde, Sayıştay’a adeta yeni bir görev alanı çizen sözleri bu olumsuz tabloyu pekiştirdi.
“Sayıştay'ın icracı kurumlardaki denetiminin açık arama ve ceza penceresinden bakarak yapmaması gerektiğin düşünüyorum" sözünden sonra, zaten yıldan yıla hacim kaybeden Sayıştay raporları incecik bültenler gibi oldu.
Yeni açıklanan son raporlar da bu durumu teyit ediyor. Büyük büyük, köklü köklü bakanlıkların bir yıllık faaliyetine ilişkin denetim raporları, bırakın 100 sayfayı, 50 sayfanın altında artık.
Bu kadar usulsüzlüğün olduğu, suistimallerin, yasaya aykırılıkların yaygınlaştığı bir dönemde, her işlemi didik eden Sayıştay denetçilerinin hazırladığı raporların 30-40 sayfa olması gerçekten eşyanın tabiatın aykırıdır.
Yıllarca Sayıştay raporu okuyup yazmış bir gazeteci olarak, ben birçok harcamacı kuruluşa ilişkin önemli denetim bulgularının “dışarıda” bırakıldığını düşünüyorum.
Raporları incelerken Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ilişkin denetim raporunda dikkatimi çeken bir bulguyu paylaşmak isterim. Bazı üst kurullar, gelir kaynaklarından yasaları gereği, her sene bütçeye aktarmaları gereken payları aktarmıyormuş.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tasarruf genelgesi çıkarıp, yasa hazırlanması için çalışırken, geçen sene üst kurulların bu özensizliği yüzünden, genel bütçeye aktarılması gereken 400 milyon TL’nin üzerinde kaynak zamanında alınamamış.
Sayıştay’ın Hazine raporunda bu durum, “Bazı Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Genel Bütçeye Aktarılması Gereken Gelir Fazlalarını Eksik Göndermesi” başlığıyla yer alıyor.
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun bu konuyu özel bir maddeyle düzenlediği anımsatılıyor:
“Kurumlardan alınacak hasılat payı” başlıklı 78’inci maddesinin ikinci fıkrasında, düzenleyici ve denetleyici kurumların üçer aylık dönemler itibarıyla oluşacak gelir fazlalarını, her üç ayda bir izleyen ayın on beşine kadar genel bütçeye aktaracağı, söz konusu tutarların süresi içinde ödenmemesi halinde, ödenmeyen tutarların 6183 sayılı Kanun’a göre gecikme zammı da uygulanmak suretiyle takip ve tahsil edileceği ifade edilmiştir.”
Sayıştay, üst kurulların bu paraları gönderip göndermediğini Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kontrol etmesi gerektiğini hatırlattıktan sonra kimin ne kadar payı aktarmadığını da listeliyor.
İlgili bölüm şöyle:
“Yapılan incelemede, 2023 yılına ilişkin gelir fazlalarını
-RTÜK Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 55 milyon 157 bin 924 lira 25 kuruş,
-EPDK Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 240 milyon TL,
-Kişisel Verileri Koruma Kurumunun 6 milyon 939 bin 354 TL 98 kuruş ve
- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun ise 100 milyon TL eksik tutarlarda Bakanlık hesabına aktardığı tespit edilmiştir.”
Alt alta topladığınızda 402 milyon TL eden bu tutarlarla ilgili olarak belli gerekçeler sıralanmış. Mesela RTÜK ile Kişisel Verileri Koruma Kurumu, harcamalarını kendi gelirleriyle karşılayamıyormuş. İlgili oldukları genel bütçeli idarelerden, yıl içinde ihtiyaçları kadar “transfer” alıyorlarmış.
EPDM da eksik gönderdiği 240 milyon TL’nin 120 milyon TL’lik kısmını 2024 yılı içinde göndermiş, kalanı da tahsil edilecekmiş.
Sayıştay, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kendisine yaptığı açıklamaları pek beğenmemiş olacak ki şöyle diyor:
-Bakanlık tarafından yapılan açıklamalar, genel olarak 5018 sayılı Kanun’un 78’inci maddesinin ikinci fıkrasının uygulanabilirliğinin bazı kurumlarda ve dönemlerde mümkün olmadığı, mevzuat düzenlemesinin yetersiz ya da eksik olduğu yorumuna yol açmaktadır.
-Bu nedenle Bakanlığın açıklamaları, kanunun ilgili maddesinde yer almayan ve Bakanlığın inisiyatifinde olmayan görüşlerdir.
- Yıl içerisinde bazı düzenleyici ve denetleyici kurumların gelir fazlalarını zamanında ve eksiksiz şekilde gönderdiği, bazılarının ise eksik şekilde gönderdiği görülmüştür. Bu şekilde eksik gönderen kurumlara tanınan esneklik, diğer kurumlar açısından eşitsizliğe neden olacaktır.
Sonucunda, bu eşitsiz muamelenin giderilmesi için de gerekiyorsa, yeni mevzuat düzenlemesi yapılması gerektiği vurgulanıyor raporda.
Çalışanlara ve emekliye yapılacak üç kuruş zam için bin dereden su getirip gerekçeler üreten Hazine ve Maliye Bakanlığı yönetimi, üst kurulların bütçeye aktarması gereken yüzlerce milyonun takibi konusunda aynı özeni gösteriyor mu, takdir sizin.
Öte yandan; bazı üst kurulları borçları, Hazine’yi de alacağı konusunda bu kadar “rahat” kılan tespit, evet sadece bu bile Sayıştay raporlarının neden “inceldiği” konusunda, bizlere bir fikir veriyor.