Sadece Ekrem İmamoğlu’nun ve ilçe belediye başkanlarının tutuklanmasıyla sonuçlanan soruşturmaya kilitlenir ve eş zamanlı olarak kotarılan diğer adımları es geçersek Türkiye’nin başına nasıl çoraplar örüldüğünü anlayamayız.
Elbette CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’nun hukuka aykırı yollar takip edilerek tutuklanması çok vahim bir olaydır. DEM Parti’den oy almanın formülünü buldu diye Ekrem İmamoğlu’nu terör örgütü ile işbirliği yapmakla suçlayanlar, terör örgütünün başının Meclis’e davet edilmesine hatta Anadolu’yu Oğuz Kağan döneminden 1800 yıl sonra yeniden Türk vatanı yapan Alparslan’ın tarihi rolüne atfen, örgütün Malazgirt’te kongre toplamaya çağrılmasına ses çıkarmamıştır!
***
Rahmetli Muhittin Nalbantoğlu’nun yıllar önce Kurultay gazetesinde tam sayfa olarak yayınladığım bir yazısında belirttiği gibi Batı dünyası, üzerinden 954 yıl geçmiş olsa da hala Malazgirt’in intikamını almaya, Türkleri Anadolu’dan atmaya çalışmaktadır. Öyleyse PKK’nın kendisini feshetmek için olsa bile Malazgirt’te toplantı yapması, ne demektir? Bu son öneriyi gerçekten hasta yatağından Devlet Bahçeli mi yaptı yoksa işin içinde başka bir iş mi var? Yakında ortaya çıkar...
Üstelik bu çağrıdan sonra Doğubayazıt’ta PKK konvoyunun geçit töreni yaptığına dair sosyal medyada görüntüler yayınlandı. Bu haberin doğruluğu veya yanlışlığı konusunda hiçbir açıklama yapılmadı! Bu suskunluğun sebebi nedir?
***
Diğer taraftan Hürriyet’ten Hande Fırat’ın haberine göre Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’nin yeni yönetimi ile SDG arasındaki anlaşmaya ilişkin yaptığı “İleriye döşenmiş mayınlar olabilir” uyarısına açıklık getirdi.
Şam yönetimiyle görüşmelerinde örgütün askeri kapasitesinin yok edilmesinin önemini vurguladıklarını belirten Fidan, “Merkezi hükümet, emir komutayı alabilecek yeterlilik sahibi olmalı. Silah, füze üretimi, hava savunma sistemi gibi kritik yeteneklere sahip olmaları asla kabul edilemez. YPG’ye dışarıdan gelip katılanlara asla yer yok. Var olan unsurlar çözülsünler, silah bırakıp kendilerini lağvetsinler ve merkezi hükümetin tam kontrolü altına girsinler” dedi.
Gerçek durumu ise T24’te Cansu Çamlıbel’e konuşan Türkiye'nin son Şam Büyükelçisi Ömer Önhon açıkladı:
“Türkiye'deki PKK ile YPG’yi ayırmak, Türkiye'deki süreç ile oradaki süreci ayırmak, Türkiye'deki anayasa hazırlıkları ile oradaki anayasa hazırlıklarını ayırmak, bunların birbiriyle ilgisi yokmuş gibi davranmak bana göre çok gerçekçi değil. Çünkü şu bir gerçek ki bu iki ülkede olan bitenler bir şekilde birbirini etkileyecek. Yani bunlar bana göre bir bütünün parçası."
Önhon, “Hem Türkiye'de hem Suriye'de yeni anayasa hazırlanıyor. Bu yeni anayasanın temel olgularından biri de Kürt asıllı vatandaşlar. Yani orada bir şey olduğu takdirde, buradaki insanlar emsal olarak gösterebilir mi acaba? Belki bir noktada insanlar, ‘Orada bu kabul edildi, burada niye kabul edilmiyor?’ gibi sorular soracak. Ben bu açıdan iki ülkeye ayna benzetmesi yapıyorum. İki tarafın birbirine yansıması çok fazla... Bir de tabii başka unsurlar var. Üçüncü ülkelerin dahlini, Amerikalıların dışında mesela İsrail'in sahneye bu şekilde giriş yapmasını da bence çok önemli bir gelişme olarak görmemiz lazım.” dedi.
Önhon, “Türkiye'den en üst düzeyde yapılan açıklamalara baktığımız zaman Türkiye'nin bu anlaşmanın altına imza atan iki kişiye de meşruiyet verdiğini düşünüyorum. Şu anda Suriye'de iki temel aktör var; Ahmet El Şara ve Mazlum Abdi. El Şara’nın kravat takmasına bakıp, ‘Bunlar ülkeyi gayet liberal bir şekilde bu ülkeyi yönetecekler’ diye düşünmek için henüz çok erken diye düşünüyorum ben.” diye konuştu.
***
Türkiye’ye işgal edilmiş ve parçalanmış Suriye için hazırlanan Anayasa’yı layık görenler, bir taraftan da “Diyarbakır’da ABD ile kaya gazı iş birliği” yapıyor! Yenişafak’tan Merve Safa Akıntürk’ün haberine göre Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ABD’li TransAtlantic Petroleum ve Continental Resources ile Diyarbakır Havzası’nda petrol ve kaya gazı arama anlaşması imzaladı!
ABD, petrolü ve özellikle kaya gazını, hidrolik çatlatma yöntemiyle çıkarıyor! Bu yöntem depremlere sebep olduğu için bütün dünyada tartışılıyor ve yasaklanıyor. Zaten Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerden önce de bölgede hidrolik çatlatma yöntemi uygulandı!
Türkiye’nin bütünlüğünü bozmak için “Barış” ve “Yeni Anayasa” söylemleri, hidrolik çatlatma yöntemi gibi kullanılıyor. Dicle ve Fırat’ın suları, Büyük İsrail için hazırlanıyor!
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yeni-anayasa-ile-hidrolik-catlatma-898546h.htm