Mehmet Tezkan


Yunan botunun plajımıza kadar girmesine sessiz kalmamızın sebebi

Yunan sahil güvenlik botları karasularımızı ihlal etmekle kalmadı. Datça’da sahile çıktı. Bodrum Akyarlar’ da balıkçı teknemize ateş açtı. Dibimize kadar geldi. Bizim sahil güvenlik ortada yoktu… Çok değil mayıs seçiminden önce böyle bir durum olsa Ankara ortalığı ayağa kaldırırdı. Nitekim kaldırmıştı da. Erdoğan ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ bile demişti…


Yunan sahil güvenlik botları karasularımızı ihlal etmekle kalmadı. Datça’da sahile çıktı. Bodrum Akyarlar’ da balıkçı teknemize ateş açtı. Dibimize kadar geldi.

Bizim sahil güvenlik ortada yoktu…

Çok değil mayıs seçiminden önce böyle bir durum olsa Ankara ortalığı ayağa kaldırırdı. Nitekim kaldırmıştı da. Erdoğan ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ bile demişti…

Bu sözün anlamı çok açık ve netti: Savaşırız, savaşmayı göze alırız demekti…

Yunan sahil güvenlik görevlileri topraklarımıza ayak basma cesareti gösterdi ama Ankara’dan çıt çıkmadı. Dışişleri uzun süre ağzını açmadı.

Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisini bakanlığa çağırıp protesto etmedi. Yazılı veya sözlü nota verme gereği dahi duymadı.

Neden?

Mesele İçişleri Bakanlığına havale edildi. Bakan da muhatabına bir daha yapmayın bizi üzmeyin tadında bir şeyler söyledi. Meselenin üzeri örtülmeye çalışıldı.

Neden?

İş medyada konu edilince (Saray medyasında değil tabi) Dışişleri Bakanlığı ‘prosedür çerçevesinde gerekli tepki verilmiştir’ diyerek tonu düşük bir açıklama ile yetindi…

Neden?

Birkaç nedeni var…

Birincisi; Erdoğan BM toplantısı için gittiği New York’ta Miçotakis ile görüştü. BM Binasında buluştular gündemleri çok farklıydı. Geleceğim o konuya…

İkincisi; Emine Erdoğan Türkevi’nde davet verdi. Davete Yunanistan Başbakanı’nın eşi Mareva Grabowski Miçotakis de katıldı. İki First Lady’nin birbirlerini nasıl kucakladığını görmüşünüzdür…

Birbirine hasret kalmış kırk yıllık dost gibiydiler…

Eee bu durumda bizim dışişleri Yunanistan’ın sınırımızı ihlalini nasıl kınasın. Nasıl nota versin!... Uzun süre görmezden duymazdan bilmezden geldiler…Temaslar bitince eften püften açıklama ile Türk kamuoyunu tatmin etmeye çalıştılar…

Ama asıl mesele başka…

Ankara AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) Genel Sekreterliğini almak istiyor. Adayı eski Dışişleri Müsteşarı, eski BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu…

Erdoğan New York temaslarında Sinirlioğlu için ciddi kulis yaptı…

Sinirlioğlu’na açık açık destekleyen bir ülke var. Bilin bakalım hangi ülke?

Yunanistan…

Atina da AGİT insan haklarından sorumlu dairenin başına Yunan diplomatı getirmek istiyor. Yunan diplomatın seçilmesine güçlü destek veren ülke hangisi?

Türkiye…

Ankara’nın karasularının ihlal edilmesine sessiz kalmasının sebebi bu… Bir gece ansızın gelebiliriz politikasından ortak aday belirlemeye geçişin sekteye uğramaması…

Soru şu…

Ankara ilişkileri bozmamak için bu hassasiyeti gösteriyor, Yunan sahil güvenlik askerlerinin topraklarımıza ayak basmasına bile ses çıkarmıyor ama Atina aynı hassasiyeti göstermiyor…

Neden?

Sakın göçmen botunu takip nedeniyle bazen bu ihlaller olur gibi savunma yapmaya kalkmayın. Meselenin öyle olmadığını herkes biliyor…

Nedeni belli Atina rahat Ankara stresli…

Çünkü Erdoğan dış politikayı kişiselleştirerek çok hata yaptı Türkiye’nin itibarını sarstı. Kavga etmediği başbakan, cumhurbaşkanı kalmadı. Şimdi hepsiyle barışmak uğruna kuyruğu dikleştiremiyor…

https://halktv.com.tr/makale/yunan-botunun-plajimiza-kadar-girmesine-sessiz-kalmamizin-sebebi-873922