Türkiye, sahte diplomalarla kamuya yerleştirmeden, parayla profesörlük ve doçentlik belgesi düzenleyen siber dolandırıcılık çetelerinin yarattığı infialin etkisini hâlâ atlatamamışken, bu kez devleti doğrudan hedef alan çok daha organize ve sarsıcı bir dolandırıcılık şebekesi gün yüzüne çıktı. 6 Şubat depremlerini fırsata çeviren bu yapı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın katlarını mesken tutup müteahhitleri çakarlı araçlarla Külliye'ye taşıyarak milyonlarca lira dolandırdı. Üstelik bu kez sadece sahte belgeler değil, devletin en üst kurumları bile dolandırıcılığın dekoru haline getirildi.
T24'ten Asuman Aranca'nın haberine göre, 6 Şubat depremlerinin ardından devreye girdiler, devletin en üst katlarında cirit attılar. 6 Şubat depremleri sonrası inşa edilecek konut ihaleleri bahanesiyle onlarca iş insanını hedef alan bir dolandırıcılık şebekesinin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı binasına sahte kimliklerle girip toplantı odalarında sahte sözleşmeler imzalattığı, bazı mağdurları ise çakarlı araçlarla Beştepe'ye götürerek kandırdığı ortaya çıktı.
Dolandırıcılar sadece kamu kurumlarına sızmakla kalmadı; iş dünyasının güvenini kazanmak için Bakanlığın hesaplarına para yatırttı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde evrak imzalattı, örtülü ödenek adı altında milyonlarca lirayı ceplerine indirdi. Savcılık, aralarında eski Kayseri Erciyesspor Başkanı'nın da bulunduğu 15 kişi hakkında resmî belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından iddianame düzenledi.
Dolandırıcıların izlediği senaryo sinema filmlerini aratmayacak nitelikte. Mersin'deki özel bir okulun sahibi Nezir Arslan, Hatay'da inşa edilecek deprem konutlarının ihalesini alacağı vaadiyle önce 1 milyon, ardından 6 milyon lira daha "danışmanlık ücreti" olarak dolandırıcılara teslim etti. İmzaların bizzat Bakanlığın 15. katında atıldığını belirten Arslan, kendisini Daire Başkanı olarak tanıtan sahte görevlinin aslında kamu görevlisi olmadığını ise çok geç fark etti.
Mağdurlardan biri olan İzmirli iş insanı Yusuf Ateş ise çakarlı araçla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne götürüldüğünü, burada bir odaya alınarak kendisine sözleşme imzalatıldığını anlattı. 6,5 milyon lira parayı aracındaki çantadan çıkararak "Külliye'de görüşme yaptığı kişilere" teslim ettiğini belirten Ateş, ikinci bir arazi için 1 milyon lira daha kaptırdığını söyledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, dolandırıcılık şebekesinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 13., 14. ve 15. katlarındaki toplantı salonlarını sık sık kullandığı, Bakanlık personeli gibi davranmak için sahte kimlik kartları bastırdığı belirlendi. Bakanlık hesaplarına 30 bin lira "harç" yatırmaları istenen mağdurlar, sahte daire başkanları ve genel müdürler tarafından ağırlanarak "ihale kazandıkları" izlenimine sokuldu.
Dolandırıcıların etkisini artırmak için zaman zaman kamu personelinin adlarını da kullandıkları, mağdurların durumu fark edip gerçek bürokratlara ulaşmaya çalışması üzerine olayın açığa çıktığı belirtildi.
Dubai'de yaşayan iş insanı Haluk Yiğit Yalınkaya, Türkiye'de arazi alımı ve inşaat projesi planlarken tanıştığı kişiler tarafından "örtülü ödeneğe para vereceğiz" denilerek tam 2 milyon 920 bin dolar dolandırıldı. Yalınkaya adına işlemleri yürüten vekili, sahte belgeleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda imzaladı. Hatta Yalınkaya'nın avukatının bile belgelerde herhangi bir sorun görmediği ifade edildi. Ancak Bakanlık'tan geldiği izlenimi veren SMS'lerin paravan bir şirketten gönderildiği ortaya çıkınca işin rengi değişti.
Soruşturmada çarpıcı bir isim de sanıklar arasında yer aldı: Kayseri Erciyesspor'un eski başkanı Saffet Külahçı. Mağdurlardan biri olan Akif Arifoğlu, 14,5 milyon lira dolandırıldığını belirtti. Arifoğlu, zararın karşılanması için Külahçı'nın bir taşınmazını önerdiğini, ancak bu mülkün kamu borçları nedeniyle icralık çıktığını ve sonrasında tekrar tedbir konulduğunu söyledi.
Sistemin kurulmasında kilit rol oynayan isimlerden birinin de eski hâkim Bekir Kara olduğu ifade edildi. Mersinli iş insanı Nezir Arslan, Kara'nın kendisini Külliye'de tanıdıkları olduğunu söyleyerek ikna ettiğini, "devlette işleri hızlandıran" bir ekip olarak tanıttığı kişilerle bağlantıya geçirdiğini, ardından kendisinden 7 milyon lira danışmanlık bedeli alındığını belirtti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın suç duyurusu ve mağdurların ifadeleri üzerine geniş kapsamlı bir soruşturma yürüttü. Bakanlığın güvenlik kameraları, banka kayıtları ve imza örnekleri incelemeye alındı. Toplam 15 kişi hakkında resmî belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla hazırlanan iddianame, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Şüphelilerden 9'u tutuklu olarak yargılanacak.