Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, beraberindeki Parti Genel Sekreteri Nihal Ağca, Kurumsal İlişkiler Başkanı Tahir Keskinkılıç, Medya ve Tanıtım Başkanı Ali Işıner Hamşioğlu ile Silivri Cezaevi'ne geldi. Gazeteci Fatih Altaylı'yı ziyaret eden Ağıralioğlu, yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından cezaevi önünde açıklama yaptı.
Altaylı'nın etkin bir gazeteci olduğuna vurgu yapan Ağıralioğlu şunları söyledi:
"Gazeteciyi ziyaret ediyorsanız memlektin hâlinden konuşuyorsunuz, konuştuk. Memleketimizin gündemi yoğun. Bu gündem içerisinde yapılmasını yanlış bulduklarımız var. Onları istişare ettik. Türkiye gibi böyle derin tarihi olan, köklü tarihi içerisinde siyasi olaylara örnek olabilecek pek çok hatırlatmanın tarihi atıflarla yapılabildiği zamanlarda gazetecilerin konuştuklarından suç çıkarabilmek, siyasetçilerin konuştuklarından suç çıkarabilmek, biraz hukuku örselemek gerektiren bir iştir. Yani hukuku biraz böyle elinizde sağa sola sündürebilir, kendinizi koruyabilir yahut rakiplerinizi susturabilir bir şey zannederseniz tarihi konuşmalardan istediğiniz anlamı çıkarabilirsiniz. Ben de zaman zaman kendi pozisyonumuzu konumlamak için benzer örnekleri veririm. Mesela bize derler ki, milliyetçiler olarak bir araya gelseniz siz, işte vatanseverler olarak bir araya gelseniz, Türk milletini bir araya getirseniz falan derler siyasi olarak. Zaman zaman biz böyle söyleyenlere şaka yollu, latifeyle ama tarihi hatırlatmalarla şöyle deriz. Ben mesela söylüyorum bunu zaman zaman. 'Bu Türkler konuşarak bir araya gelmeyi beceremezler. Vuruşarak, kavga ederek bir araya gelirler. Fetret dönemlerinde herkesin başı, her başın da bir fikri vardır. Fetret dönemlerinde bu, otorite zafiyetine sebep olur. Şimdi siyasette de bir Fetret dönemi vardır. Dolayısıyla konuşarak değil de vuruşarak bir araya gelmek lazım. Türklerin adetindedir' falan dediğim zaman ben mesela kendi emsallerimizle vuruşmaktan mı bahsediyorum yahut onların boynunun vurulması gerektiğinden mi bahsediyorum?"
"Bunlar tarihi hatırlatmalarla siyasetin zeminini, Türk milletinin bu anlamdaki sosyolojik gerçekliğini hatırlatmak için söylediğimiz sözlerdir. Buralardan tehdit çıkarmak, buralardan hukuk ihlali çıkarıp ondan sonra böyle söyleyenleri terbiye etmek kastıyla böyle içeriye almak, çıkarmak falan bunlar demokrasimizin, hukukun standartlarını çok bozan işlerdir. 2025 yılında memleket meselelerini böyle konuştular diye insanları içeri alan almak Türk demokrasisine de ülkenin hukuk karnesine de böyle iftihar edilecek bir şey düşürmez. Bu utanç ve yük düşürür. Bu demokrasimizin, hukukumuzun standartlarını alt lige düşürür. Geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Çok moralli gördüm Fatih Bey'i. Önümüzdeki dava ne zaman görülecekse umutlu. Beraat edebileceğini düşünüyor, biz de öyle düşünüyoruz. Ortada bir şey yok zaten. İnşallah hayırlı neticelenir, beraat eder. İçeride neler konuştuk? Terörsüz Türkiye'yi konuştuk. Bu son günlerde gündeme tekrar düştü, harlandı. Türkiye'nin Lübnanlaşması gibi konuştuğumuz cumhurbaşkanı yardımcılarına atıf, işte birisi Alevi olsun, birisi Kürt olsun gibi atıfları konuştuk. Türkiye'de böyle ekalliyetle memleketin yönetilemeyeceğini konuştuk."
"Yani bizim Türkiye Cumhuriyeti devletinin tapusu tek tapudur, ortak tapu değildir. Devredilemez, ortaklaştırılamaz, bölünemez, parçalanamaz. Tek tapudur ve Türk milletine aittir. 85 milyona ait bir tapudur. Bunun üzerinden ortaklık falan memleketi Lübnanlaştırır diye endişelerimiz var. Böyle ekkaliyet sayarak, bu yardımcı böyle olsun denilerek yapılan şey Türk milletinin milli birliğini, bütünlüğünü haleldar eder. Bunları konuştuk, yeni çözüm süreci yahut Terörsüz Türkiye ambalajıyla sunulan sürecin netameli taraflarını konuştuk. Uluslararası, sınır ötesinde uluslararası tehlikelerimizi de aslında bünyemize getirebilecek tarafları var. Amerikan Dışişleri Bakanı'nın açıklamalarını konuştuk. Anayasayı konuştuk. Bu anayasa sürecinde nelerin tehlikede olabileceğini konuştuk. Bu işler konuşulurken nelerin muhafaza edilmesi gerektiğini konuştuk. Bizim hassasiyetlerimizi Fatih Bey bilir. İyi bir gazetecidir. Biz kendi kırmızı çizgilerimizi anlattık. O dışarıdan görebildiklerini içeriden görebildikleriyle birleştirebildiklerini anlattı. İstişare ettik, güzel bir memleket sohbeti oldu. Önümüzdeki dönem Türk milletinin yükleri var."
"Anayasa konuşulacak ama milli bünyemizi koruyarak konuşulması lazım. Yani bizim memleketimizde bu meseleler doğru konuşulmazsa Türkiye'de milli bünyemiz parçalanabilir. Türkiye'yi bölmek, parçalamak iç savaşa, iç kargaşaya, iç huzursuzluğa çıkarmak isteyenler bu tip ortamlardan çok faydalanırlar. Dolayısıyla dikkat edilmesi lazım. Anayasa konuşulacaksa nasıl konuşulacak, belli olacak. Kırmızı çizgilerimiz belli olacak. Üniter yapımız korunacak. Anayasada ortak vatan, ortaklaşma falan gibi laflar dolaşıyor. Bunların tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Onları konuştuk. Bu son Suriye'deki yapılanmanın Dürziler üzerinden gelişen, geliştirilen yeni bir Suriye hayalinin nelere sebep olacağını konuştuk. Lübnan'ı, Suriye'yi, Irak'ı projekte ederken Türkiye'nin tehlikelerini, risklerini konuştuk. Umut ediyorum şimdi bu içeride konuştuklarımızı yarın çıkınca televizyon programında inşallah onun moderasyonunda konuşuruz. Verimli bir sohbet oldu. Ona biraz da moral oldu. İçeride insan, sohbet etmek, farklı insanlarla konuşmak istiyor. İyi niyetle görüşmelerimizi tamamladık. İyi niyetli dileklerimizi ilettik. İnşallah beraat eder, çıkar."