Meşhur hikayedir, adam piyangodan büyük ikramiyeyi kazandığını sanıp mahalleye ziyafet verir, sonra bilete bir bakar ki amorti bile yok! Bizim ekonomi yönetiminin “Rezerv Rekoru” kutlamaları da tam bu hesap...
Açın bakın gazetelere, televizyonların ekonomi bültenlerine… Ciddi ciddi kutluyorlar haberi; “Merkez Bankası rezervleri 198.4 milyar dolarla tüm zamanların zirvesinde!”
Vay be! Sanırsın İsviçre Merkez Bankası olduk. Az buz değil tam 198 milyar dolar! “Bunca para bizde mi?” diye soruyor insan… Evet, kağıt üzerinde bizde… Ama kazın ayağı öyle mi?
***
Hadi üçün beşin hesabını yapalım. Yılın başında altın 3 bin liraydı, şimdi oldu 6 bin lira… Siz hiç çalışmadınız, terlemediniz, yeni bir altın almadınız. Ama servetiniz arttı mı? Arttı.
Merkez Bankası’nın yaptığı da tam olarak bu… Brüt rezervdeki o şatafatlı artışın 46.5 milyar doları, kasaya giren taze para değil! Altın fiyatlarının artışı kaynaklı…
Buna finans literatüründe “Değerleme Farkı” deniyor, sokak dilinde ise “Züğürt Tesellisi”. Ortada bir başarı yok yani…
***
Gelelim işin “Sıcak Para” kısmına... Hani şu Mehmet Şimşek’in dünyayı gezip ikna etmeye çalıştığı yabancı yatırımcılar... Ufak da olsa zahmet edip geldiler.
“Ver dolara yüzde 15 yüzde 20 net faizi, alayım riskini” deyip yaklaşık 54 milyar dolar getirdiler. Bunun 34 milyar doları sırf faiz vurgunu yani “Carry Trade” için gelen, yarın sabah “Ben gidiyorum” dese ekonomiyi yatağa düşürecek cinsten…
***
Peki, yabancı 54 milyar dolar getirdiyse, bu rezervlerin çok daha fazla artması gerekmez miydi? İşte filmin koptuğu yer burası. Yabancı içeriye dolar sokarken, bizim yerli vatandaş ne yapmış? Koşa koşa gidip dolarları o toplamış!
Veriler diyor ki; yerleşiklerin döviz ve altına olan talebi yaklaşık 60 milyar dolar! Yani yabancı “Ben Türkiye’nin faizini seviyorum” derken, Türkiye’de yaşayan vatandaş “Ben bu filmi gördüm, güvenmiyorum” deyip parasını yastık altına, kasaya, döviz hesabına koymuş.
***
Peki ne olmuş? Merkez Bankası, gelen parayı kasaya koymuş gibi yapmış ama arkadan vatandaşın talebini karşılamak için net 20.6 milyar dolar satış yapmak zorunda kalmış.
Yani Merkez Bankası şu an piyasada “Net Satıcı” durumunda… Brüt rezerv rekor kırıyor ama net pozisyonda dükkan ekside! Burada esas soru, doları serbest bıraksa fiyatının gideceği yer nerede?
***
Madem tutabiliyoruz, tutalım işte! İyi de bu işin bedavaya mı olduğunu sanıyorsunuz? Merkez Bankası rezerv tutmak için ne yapıyor? Piyasadan dolar alıyor, karşılığında TL veriyor. Piyasada TL bollaşınca enflasyon patlamasın diye o TL’yi geri çekiyor.
Geri çekerken bankalara ne ödüyor? Yüzde 40 faiz... Peki, o aldığı dolarları Amerika tahviline yatırınca ne kazanıyor? Yüzde 4 faiz... Merkez Bankası yapınca da adına “Makro İhtiyati Tedbir” deniyor.
***
İyi de Merkez Bankası bilançosuna şöyle bir yakından bakınca insanın tansiyonu düşüyor. Ortada bir delik yok, bildiğin krater var!
Sadece bu dönem 1 trilyon liranın üzerinde bir zarar oluşmuş durumda. Bitti mi? Bitmedi. “Geçmiş dönem zararları” diye halının altına süpürülenleri de ekleyince rakam 2.5 trilyon lira civarına ulaşıyor. Belli ki sadece günü kurtarıyor! Bilen bilmeyen de seviniyor!
https://www.nefes.com.tr/yazarlar/murat-muratoglu/25-trilyon-zarar-yokmus-gibi-cek-91324