Vay be! Üçüncü çeyrekte, yani o sıcakların bizi kavurduğu, klimaları açmaya korktuğumuz Temmuz-Eylül döneminde yüzde 3.7 büyüdük. Hatta hızımızı alamamışız, bir önceki çeyreğe göre de yüzde 1.1 koyduk üzerine…
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek de hemen ardından açıklamayı yapıştırdı: “Milli gelirimiz 1.5 trilyon doları aştı!” Kralsın be! İyi de para nerede?
Zira gelin görün ki şeytan ayrıntıda gizli… İnsanlar karnını bile doyuramıyorken nasıl büyüyor ekonomi?
Tarım, bu çeyrekte tam yüzde 12.7 daraldı! Evet, yanlış okumadınız; Eksi on iki nokta yedi azaldı…
Bakanlık açıklamasında suçluyu hemen buldu; “Zirai don ve kuraklık.” Ne güzel değil mi? Yağmur yağmaz suçlu hava durumu, dolar artar suçlu dış güçler, enflasyon artar suçlu zincir marketler... Maşallah hepsi sütten çıkmış AK kaşıklar…
***
Bu sadece “Bir sektör biraz kötü gitmiş” durumu da değil... Bu, sofranın küçülmesi, dar gelirlinin “Gıda enflasyonu” denen belanın altında ezilmesi, yaşamın pahalı hale gelmesi…
Büyüyen ne? İnşaat yüzde 13.9 büyüdü… Ülkede tarlalar kurur, çiftçi toprağı bırakır, ithalatla karın doyurur hale geliriz ama beton aralıksız yükselir. Neden? Betonun sulaması kolaydır, gübresi yoktur, mazotu yoktur, oy deposudur, propagandası boldur.
Midenin daraldığı yerde beton nasıl genişliyor? Kötü yönetim, yanlış tercih, yanlış model, yanlış ısrar diyoruz biz buna…
***
Verilerin detayına indiğimizde ayrı bir tuhaflık daha çıkıyor karşımıza... Polisiye roman tadında…
Sanayide bir “Yalancı çoban” durumu var ama kim yalan söylüyor? Özellikle de imalat kesimi aylardır “İşler kötüye gidiyor” diye feryat ediyor. Kapasite kullanım oranı aşağı yönlü, sanayi üretim endeksi zayıf seyrediyor. TÜİK diyor ki “Sanayi büyüdü.”
Ya sanayici ve müteahhitler topluca Oscar’lık bir dram performansı sergiliyor, “Öldük bittik” diyerek bizi kandırıyorlar... Ya da TÜİK, hesap makinesini ters tutuyor. Nitekim ikisi birden doğru olamaz.
***
Harcama kalemlerine bakıyoruz; Hanehalkı tüketimi yüzde 4.8 arttı.
Normal ekonomide dersin ki “Halkın yüzü gülüyor.” Bizim ekonomide bu artışın tercümesi tamamen farklı…
Vatandaş enflasyonun düşeceğine inanmıyor, bulduğunu alıyor. Çünkü yarın daha pahalı olacağını hesaplıyor.
***
Dış ticaret verisi de manzaranın başka bir yönünü gösteriyor. İhracat yüzde 0.7 küçüldü, ithalat yüzde 4.3 büyüdü…
Yani kur baskılaması artık ihracatı boğuyor, ithalatı parlatıyor. Kuru frenleyerek enflasyonla mücadele etmek, çok kısa süreli bir yöntemdir. Uzun sürerse yan etkiler başlar.
Türkiye iki buçuk yıldır bu yönteme abanmış durumda… Haliyle rekabet gücü zayıflıyor, döviz ihtiyacı artıyor. Zaman daralıyor!
Kısaca “Ne anlatıyorsun bize?” diye sorarsanız… Evet Türkiye kağıt üzerinde büyüyor ama gerçekte verimlilik yok, rekabet gücü yok, adalet yok, arz yok, güven yok, beklentiler kötü…
Ülke zenginleşmiyor, şişiyor. Büyüme rakamları, karnı aç olanı doyurmuyor. İstatistikler, kirasını ödeyemeyen adamın derdine derman olmuyor. Büyümeniz kutlu, gazanız mübarek olsun.
https://www.nefes.com.tr/yazarlar/murat-muratoglu/sanal-buyume-gercek-sefalet-84840