Arslan Bulut

Tarih: 08.10.2025 13:05

“Tarihi kırılma yaşanan sürecin sorumlusu...”

Facebook Twitter Linked-in

Eski CHP milletvekili Atilla Kart’ın mektubunun ikinci bölümünü yayınlıyorum:

4- Yaşadığım şoku atlattıktan ve bazı istişareler yaptıktan sonra, CHP Genel Merkezi’nin aldığı uçak biletleriyle Strazburg’a bizzat giderek, hazırladığım başvuruyu “CHP adına” değil, “Atilla Kart adına” yapmaya karar verdim. Böyle bir başvuruyla sonuç almanın zorluğunun farkında olsam da, Türkiye için bu denli kritik bir olayda, yine de tüm başvuruları değerlendirmek istedim.
5- İlginç ve kabul edilemez bir diğer olgu şudur; ben CHP adına “işlemin iptali” başvurusunu iç hukuk yollarında takip ederken, Genel Merkez’in de, 18.04.2017 tarihinde YSK’ya aynı gerekçelerle başvuru yaptığını sonradan öğreniyorum. 20 Nisan tarihli görüşmede, bu konuya dair hiçbir bilgilendirme yapılmıyor. YSK’ ya yapılan başvurunun 10’a 1 çoğunluk ile 19.04.2017 tarihinde reddedildiği biliniyor. Bu başvuruda, üye Cengiz Topaktaş’ın 12 sayfadan ibaret olan muhalefet şerhi ile Danıştay 10. Daire kararında muhalefet şerhinde imzası bulunan Yargıç Emin Celalettin Özkan’ın bu çalışmalarının; demokrasimiz ve hukukumuz adına muazzam bir kazanım olduğunu yeri gelmişken ifade ediyorum.
Vahim olan ise; YSK’ya işlemin iptali başvurusunu yapan CHP yönetimi, müteakip kanun yollarına başvurmuyor ve bunu benden saklıyor. Daha da vahim olan ise; bana 21 Nisan 2017 tarihinde AİHM’e gitmek için özel vekâletname veren CHP yönetiminin; aynı gün Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’nın, Prof. Dr. Sami Selçuk’tan konuyla ilgili “bilimsel görüş” talebinde bulunduğu ortaya çıkıyor. Sn. Selçuk, bu değerli çalışmayı benim yaptığım çalışmadan haberi ve bilgisi olmadan yapıyor. Ben de, AİHM başvurumu O’nun çalışmasından habersiz ve bağımsız olarak hazırladım. Sayın Sami Selçuk, “16 Nisan 2017 Halkoylamasına İlişkin Bilimsel Görüş” başlığıyla Türkçe, Fransızca, İngilizce, Almanca dillerinde hazırladığı ve toplam 227 sayfaya ulaşan çalışmasında; dava dilekçesindeki savlarımızın hukuki yerindeliğini, akademik olarak ve uluslararası hukuk boyutlarıyla ortaya koymuştur. Ben bu çalışmadan daha sonra bilgi sahibi oluyorum ve Sn. Selçuk’un Bilimsel Görüşünü, kitap halinde 7 Eylül 2017 tarihli ek dilekçem ile AİHM’e sunuyorum.
İlginç olan bu rapordan habersiz olarak yaptığım bu çalışmanın, Sami Bey'in özenle ve uluslararası kıyaslamalı hukuku esas alarak hazırladığı rapor ile birebir örtüşmesidir. Sonrasında bu rapor, CHP tarafından bastırılmış, ancak ve maalesef dağıtımı hiç yapılmamış ve kısa süre içinde CHP'nin sitesinden kaldırılmıştır.
Bu süreçler yaşandıktan sonra, 6-7 ay boyunca Genel Merkez ile diyaloğumu kestim. 2018 yılı başlarında, Kemal Bey’in, AİHM başvurusundan neden vazgeçildiği konusunda beni bilgilendirmesini talep ettim. Bana verdiği cevap, “Ben bu konuyu konuşmak istemiyorum.” şeklindeydi.
Sözün bittiği yer...
***
YSK’nın, saat 16.20 civarında tesis ettiği malum işlemden sonra, CHP Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Makam tarafından CHP örgütlerine gönderilen mesajla, “Yüksek Seçim Kurulu, mührü taşımayan oy pusulası ve zarfların dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça geçerli sayılmasına karar vermiştir… Sayım-döküm işleminin buna göre yapılması gerekmektedir.” yolunda bilgilendirme yapılmış ve talimat verilmiştir.
CHP Genel Merkezi, mealen; “…mühürsüz zarf ve oyların geçerli sayılmasına itiraz edilmemesi” için örgütlere talimat vermiştir. Başka söze gerek yok. Bu sürece dair tüm belgeler yedimizdedir.
6.1- Özetle, benim AİHM’e yaptığım başvuru, 21 Haziran 2017 tarihli olup, AİHM başvuru no’su 44160/17’dir. Başvuru hakkında, taraf ve dava ehliyeti yoksunluğundan dolayı 15.02.2018 tarihinde “kabul edilemezlik kararı” verilmiştir. CHP Genel Merkezi’nin benim dışımda, referandumun iptali talebiyle yaptığı başvuru ise 4 Temmuz 2017 tarihli olup, bu başvuru hakkında da 30 Kasım 2017 tarihinde yine “kabul edilemezlik kararı” verilmiştir.
Bülent Tezcan; Cumhuriyet’in modernleşme ve demokrasi kazanımlarını tahrip eden ve tarihi bir kırılma yaratan bu süreçteki asli sorumluluğunu, demagoji yaparak gizlemeye çalışıyor. Bu sürecin anayasal ve siyasi sorumlusu elbette, Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bülent Tezcan ve türevleri ise, “1 no’lu fail ve sorumlu” konumundadır.
***
6.2- İşbu bilgi notunda dile getirdiğim konular 2017 sonu ve 2018 yılından itibaren Sn. Yalçın Doğan ve Sn. Ayşenur Arslan tarafından makale ve programlarında dile getirilmiştir. Emeğe saygı adına bu olguyu dile getiriyorum. CHP yönetiminin tarihi görev ve sorumluğunun gereğini yapmaktan kaçınması sonucundadır ki; CHP’ye yakın medya, bu tarihi konuda görev ve sorumluluk almaktan kaçınmıştır.
Son bir not: Anlatımını yaptığım süreçler hakkında bilgi ve görgü sahibi olan ve yüreklice mücadele eden merhum Haluk Pekşen’in anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tarihi-kirilma-yasanan-surecin-sorumlusu-960540h.htm


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3