İbrahim Kahveci

Tarih: 08.10.2025 12:48

Toplumsal çöküşün anatomisi

Facebook Twitter Linked-in

Şişli’de güpegündüz sokak ortasında bir cinayet daha…Tetiği çekenler diye ilk yakalanan 5 kişinin 4’ü 18 yaşından küçükmüş. Ya eskiler…

Surlarda kesilen başlar, vahşice sokak ortasında öldürülen kadınlar-kızlar; çete savaşları vs vs…

Katiller genelde çocuklar; ya da kiralık tetikçiler.

Nasıl gitmiş vicdanlarımız; nasıl yok olmuş değerlerimiz. Nasıl yetiştiriyoruz bu topraklarda bu kadar vahşiliği ve nefreti.

Toprak dediğimiz aslında toplum yapımız…

Toplum olarak düşündüğünüzde ise vücudumuzun çalışma düzeni ciddi şekilde bozulmuş. Sadece vücut mu? Emir-komuta merkezi olarak ciddi bir zeka sorunu da yaşıyoruz. Düşünme, anlama ve karar verme yetimiz…

Belki maddi değil ama ruhsal açıdan çöküşün yansımaları aslında yaşadıklarımız.

Çaremiz sadece fizik doktoru değil; ruh doktoru veya ruh çağırma doktoru da gerekiyor.

Şimdi kendimize soralım: Bir toplum bu kadar çöküşü nasıl kaldırabilir?

Ülkeden beyin göçü çoktan başladı. Sadece 2023 seçimlerinin umutsuzluğu ile 190 bin parlak zeka ülkeden çekip gitti.

Mutluyum diyen okumuşların oranı yüzde 66’lardan yüzde 40’lara inerken, karamsarım diyenlerin oranı da yüzde 7’lerden yüzde 27’lere fırlamış durumda.

Bir ülkede okuma oranı ile mutluluk ve karamsarlık oranı kol kola nasıl girebilir?

Bir örnek vereyim: Eskiden kırsalda sohbetler yapılırken ortamda okumuşlar konuşur ve dinlenirdi. Şimdilerde köylere gittiğinizde veya kırsal-varoş sohbetleri oluştuğunda toplumun zır cahilleri meydan okuyor herkese. Avazları çıktığı kadar büyük itaatkarlıklarını haykırıyorlar aslında.

Kısaca toplumda ayakların baş; başların da ayak olduğu bir ülke.

Cehalet cesaretinin zirvelerinde dolaşıyoruz.

Az okuyorsun ve mutluluğunu sürdürüyorsun… Çok okuyorsun ve mutsuzluğun artıyor. Ve de karamsarlığın… Ben demiyorum; TÜİK verileri diyor bunları.

O TÜİK verileri diyor ki, aile yapımız da çöktü: Ev yok-park yok. 2013 sonrası kurulan yeni hanelerin yarısı kiracı.

Ev yok-park yoksa umutta yok… Umut yoksa çocukta yok. Doğum oranı 2,19’lardan 1,48’lere gerilemiş. Hem de sadece 10 yılda. Büyük çöküş ya da yıkılış…

Evlenme sayısı azalırken boşanma sayısı hızla artmış. Kısaca ailede huzur kalmamış. Kalmayan huzur sokaklara cinayetler olarak taşıyor bir bakıma.

Ya da intiharlar… Adeta intihar patlaması yaşıyoruz.

Neden diyorsunuz mesela…

Okuyorsunuz ama kalacak yer yok; okulu yarıda bırakıyorsunuz.

Okusanız ne olacaksınız? Kasiyer mühendisliği için mi; ya da kurye mühendisliği mi? Atanamayıp intihar eden öğretmenlerin günahını kim ödeyecek?

Sınavda tam puan yapıp mülakatta elenenlere ne diyeceğiz? Bizden değilseniz yaşamayın mı?

Bizden mi; sizden mi ayrımı…

Ayrım zeka ve bilgiye değil; ayrım bağlılığa göre yapılıyorsa toplumsal kaynaşmayı kim sağlayacak?

Gençlik bir gelecek aşkı yaşamak zorunda. Umutla ve mutlulukla geleceğe bakabilmeli. Oysa ülkemizde yılda ortalama 1 milyon genç okulu bırakıyor. Bunların yaklaşık 125 bini üniversite öğrencisi…

Bir ülkede gençlerin yüzde 23’ü ne eğitimde ne de işte olabilir mi? Bu kadar geleceksizliği hangi toplum kaldırabilir?

Bir toplumda refahın yüzde 23’ünü sadece yüzde 5 alırken yüzde 1-2 paya sahip milyonlarca insana ne diyeceğiz?

Gelir dağılımı bu kadar bozuk bir toplum nasıl kaynaşacak? Nasıl bir arada yaşayacak?

Kısaca söyleyelim: YAPILSAL YIKIM içindeyiz. Toplumsal kaslarımız tutmuyor…

Yıllardır buna dikkat çekip duruyorum. Kısa vadeli ekonomik sorunlar iktidar değişimlerinde çözülebilir ama asıl yapısal yıkım nasıl durdurulacak?

Liyakatsizliğin kıyamet alameti olduğunu söyleyen Peygamber Efendimizi kim dinliyor?

“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder” emrini kim dinliyor?

İslam’ın ilk emri “oku” ile başlıyorsa okullar niye bu durumda? Liyakat niye bu durumda? Adalet niye bu durumda?

Çok büyük günahlarımız var… Çok acı çekeceğiz çok…

Bir toplum çöküyor ve bizler öylece seyrediyoruz. Bu kadar vahşi cinayetler bir tesadüf mü yoksa çürümenin bir yansıması mı?

Uyanın ve ayağa kalkın… Kendinize gelin.

Ekonomik tablolar yıkıldığımız gösteriyor; daha ne bekliyorsunuz. Adaleti liyakati ve ahlakı geri istiyoruz. Herkes bu isteğe uysun ve haykırsın.

Sonrası giderek çok daha acı olacak… yaşadıklarımız bu göstermiyor mu?

https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/toplumsal-cokusun-anatomisi-1605459


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3