Dolar rezervlerindeki erime TCMB'nin TL'yiğ destekleyen, dolar çıkışını baskılayan düzenlemeleri ile yeniden gündeme geldi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanarak gözaltına alındığı 19 Mart'ın ardından MB'nin döviz rezervlerinde büyük bir kayıp yaşandı. Takip eden haftalarda erime sürdü. 6 haftadır döviz rezervinde eksiye giden Merkez'in önlemi ise TL'yi destekleyip, doları baskılayan önlemler almak oldu.
Peki Merkez Bankası rezervlerindeki erimenin nedeni neydi ve neden durdurulamadı? Sonraki günlerde seyir nasıl olacak?
Eski Hazine Müsteşarı İktisatçı Mahfi Eğilmez, son yazısında rezervlerdeki hızlı erimenin nedenlerini anlattı. Eğilmez göre, siyasal gündemle tetiklenen belirsizlik ortamına işaret ederek bu sürecin dövize kaçışı ve rezerv kaybını hızlandırdığını bildirdi. Eğilmez'e göre alınan önlemler yapısal çözümlerden uzak...
Eğilmez, “Rezerv Erimesine Karşı TCMB Önlemleri” başlık yazısında, 2021 yılında başlayan faiz indirim süreçleri sonrasında, 2023’te geçilen rasyonel politikaların etkisiyle görülen iyileşmenin 19 Mart sonrası bozulmasını değerlendirdi.
Mahfi Eğilmez İmamoğlu sürecine dair şunları kaydetti:
“İmamoğlu’nun diploması meselesinden başlayarak devam eden gözaltılar, tutuklamalar ve bunları izleyerek ortaya çıkan protestolar, boykotlar ülkede zaten yitirilmiş bulunan ekonomik ve sosyal istikrara siyasal istikrarın kayboluşunu da ekleyince belirsizlikler ve riskler hızla yükseldi."
Risk artışı için 5 yıllık CDS primine işaret eden Eğilmez 17 Nisan 2025’te 251 olan CDS'nin şuan 338 düzeyinde olmasını kanıt olarak gösterdi. Eğilmez şöyle devam etti:
"Bu şekilde gelişen olaylar Türk lirası mevduatta ve tahvillerdeki yüksek faize ve kurların sabitleşmesi eğilimine bakarak gelen yabancıların carry trade yoluyla getirdikleri dövizleri (sıcak para) alıp gitmesine yol açtı. Aynı şekilde döviz mevduatlarını bozup yüksek faizlerden yararlanmak için Türk lirası mevduata ve tahvile yatırım yapan Türkler de paralarını Türk lirasından dövize çevirmeye yöneldiler. Sonuçta TCMB’nin 2023 ortalarından beri bir yandan faizi yükselterek bir yandan da kurlara müdahale ederek sağladığı yüksek faiz, müdahaleli sabitleşmiş kur yapısı bozulmaya ve bu yolla elde ettiği rezervler erimeye başladı."
Eğilmez, TCMB, EVDS ve Ödemeler Dengesi/Kısa Vadeli Dış Borçlar tablosundan hareketle hazırladığı bir tabloyu paylaştı.
Eğilmez, tabloda, TCMB rezervlerinde son 5 haftada görülen değişim ile rezervlerle vadesine 1 yıldan az süre kalmış dış borçları karşılaştıran Guidotti – Greenspan Kuralının son durumunun yer aldığını aktardı.
İktisatçı Eğilmez, Merkez Bankası'nın faiz düşürerek enflasyonu düşürme hamlesini eleştirdi:
Bu hamlenin ‘yapılmaması gereken ekonomi hataları’ literatürüne girdiğini bildiren Eğilmez, "Bu düzenlemelerin sonucunda enflasyon düşmek bir yana yüzde 19’dan yüzde 80’e, 5 yıllık CDS primi de 370’ten 820’ye çıkmış, kuru tutmak için getirilen kur korumalı mevduat hesabı TCMB’nin 2023 yılında 828 milyar lira zarar etmesine, TCMB rezervlerinin eksi 50 milyar dolar düzeyine düşmesine yol açmıştı." diye bir hata üzerine meydana gelen ekonomik yıkıma işaret etti.
TCMB'nin bu hatanın ardından 2023'de faiz arttırımına gittiğini hatırlatan Eğilmez "Bu düzeltme hamleleri sonucunda 2025 Mart ayı başında enflasyon yüzde 40’ın altına gerilerken 5 yıllık CDS primi 250’ye düşmüş swap hariç rezervler artı 65 milyar doların üzerine çıkmıştı." dedi.
İmamoğlu süreci öncesi 65,4 milyar dolar olan swap hariç net rezerv tutarının 25 Nisan haftası itibarıyla 49 milyar dolarlık bir azalmayla 16,4 milyar dolara düştüğünü belirten Eğilmez "Bu hafta içinde de rezervlerde ek 5 milyar dolar dolayında azalma olduğu ve swap hariç net rezervlerin 12 milyar doların altına geldiği tahmin ediliyor." ifadelerine yer verdi.
"Döviz mevduat hesaplarına bakıldığında artış olduğu görülmekle birlikte rezervlerde ortaya çıkan gerilemeyi açıklayacak bir artış işareti bulunmuyor." diyen Eğilmez söz konusu durumun iki nedeni olduğunu söyledi:
"İlki Türk lirası mevduat, tahvil ve borsadan çıkan yabancıların aldığı dövizi dışarı götürmesi, ikincisi de dövize dönen Türklerin bir bölümünün dövizlerini yastık altına çekmiş olması. Özellikle ikincisi ekonomi için sıkıntıyı büyüten bir eğilim. "
Merkez'in döviz dengelerini alt üst eden bu siyasal yaklaşımların yarattığı olumsuz gidişi durdurabilmek için dün, makro ihtiyati düzenlemeler adı altında aldığı önlemlere işaret eden Eğilmez alınan kararları şöyle değerlendirdi:
"Bu kararlar, kimi bilerek kimi bilmeyerek yapılan ekonomideki yanlış uygulamalar, sosyal ve siyasal yaşama ilişkin hatalar, demokrasideki gerileme, hukukun tarafsızlığının yitirilmesi gibi nedenlerle sürekli artan risklerin yarattığı Türk lirasından dövize kaçışı durdurabilmeyi amaçlıyor. Ne var ki bu artık yalnızca ekonomik kararlarla, para politikası uygulamalarıyla olabilecek gibi görünmüyor. Türkiye, hızla bozulmakta olan ekonomiyi toparlayabilmek için siyasal sistemini yeniden güçler ayrımına dayalı demokrasiye ve hukuk sistemini tam anlamıyla tarafsız ve bağımsız bir sisteme döndürmek zorunda."