Yavuz Gezer

Söz.... (Vermek) - I

İstanbul'dan Elazığ'a yolculuğum tarifsiz bir heyecanla başladı. Hasretimi sonlandıracak ve Elazığ'ın tanıtımına katkıda bulunacak bir yapıtın bir ucundan (kenarından) tutma mutluluğunu yaşayacak olmam nedeniyle...


Yavuz Gezer


Söz.... (Vermek) - I

İstanbul'dan Elazığ'a yolculuğum tarifsiz bir heyecanla başladı. Hasretimi sonlandıracak ve Elazığ'ın tanıtımına katkıda bulunacak bir yapıtın bir ucundan (kenarından) tutma mutluluğunu yaşayacak olmam nedeniyle...


Bir duygu, bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan sözcük ya da sözcük dizisi,

Bir ya da birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, sözcük.

"Her sözcük aynı zamanda bir sözdür"

Bunun gibi onlarca anlatımları olan, hatta bir müzik yapıtının, bir şarkının yazılı metni, bir toplantıda başkalarından izin alarak konuşmak, görüşlerini bildirmek şeklinde de ifade edilen söz...

Vaade dönüşünce; yani kesin olarak yapacağını söylemek, insan karakter yapısını gösteren en önemli ölçü olarak karşımıza çıkar. Söz vermek yeminle eşdeğerdedir.

Verilen sözü yerine getirmek ve sözünde durmak insanların vicdani meselesidir. " Söz senettir "kelimesi. Sizi borçlandıran ve ödenmemesi halinde yaptırım gerektiren çok önemli bir laftır.

Söz vermek insanların birbirine güven duymasını sağlayan önemli bir davranıştır. Söz vermek, insanların ilişkilerini güçlendirir, toplumda huzur ve güveni sağlar. Söz tutmak, İslam'da çok önemli bir erdemdir, bir ahlak göstergesidir sözünde durmak...

"Her insan ahlaklı olmalıdır fakat Müslüman hep ahlaklı olmalıdır"

Söz tutmak kişinin karakterini geliştirir.

Söz tutmak kişinin toplumdaki yerini sağlamlaştırır,

Söz tutmak hem dünya hem de ahiret için önemlidir.

Bu nedenle söz tutmanın; toplumsal düzen, iyi itibar, ahlaki değerler, iş birliği ve başarı, hukuk ve adalet, kişisel gelişim gibi hususlarda; gelişme, karakter, disiplin ve saygınlık konularının en önemli etkeni olduğunu unutmamak gerekir.

İstanbul'dan Elazığ'a yolculuğum tarifsiz bir heyecanla başladı. Hasretimi sonlandıracak ve Elazığ'ın tanıtımına katkıda bulunacak bir yapıtın bir ucundan (kenarından) tutma mutluluğunu yaşayacak olmam nedeniyle...

Bir saat 50 dakikalık bir uçak yolculuğu sonrası havasını teneffüs ettiğimde;

Faruk'la birlikte bizim bahçede çektirdiğimiz siyah beyaz fotoğraf... İkimiz de kendimizce pozlandırdığımız kısa pantolonlu halimiz geldi gözlerimin önüne, ertesi gün görecektim kendisini ve sohbete kaldığımız yerden başlayacaktık (devam edecektik)

Neco (rahmetli Necati), Gıyo (Gıyaseddin), Fiko (Fikret KİŞTİN) Sezo (Sezai AKLİMAN)  İrfan Sönmez,  Burhanettin Özdoğan Abi, Yasin Sönmez, Hasan  Doğan (Macir), Gürbüz, Haluk (Hacı -kardeşi) sohbetimize dahil ya da  gıyaplarında, sohbetimizin içinde olacaklardı...

Tose Memet'in gazoz kapağını açacaksız, dişiyle açma hikâyesini dinleyecektik Faruk'tan. Çocukluğundan beri ticaretin içinde olduğu anılarından küçük anekdotlarda kâh hüzünlenecek, kâh gülecektik.

Ahde Vefa'da; vefayı- vefasızlığı konu edip tartışacak, bu arada başkan Burhanettin ÖZDOĞAN'ın "anı ölümsüzleştirme" hamlesi ile çekim yaptırdığı fotoğrafı sosyal medyada paylaşmasına gerekçe olarak "Dışarıdan gelenlerden haberdar olsunlar ki arasınlar!" demesinin haklılığını telefonuma gelen çağrılardan anlamam uzun sürmedi. "Gardaş gelisin!  Niye aramisin" diyen Can dostlarımın sesini duyunca...

Sizlere bu yazılarımı ulaştırabilme imkânını bana sağlayan "Fırat Gazetesi’nin" çalışanlarını yeni yerlerinde ziyaret ettim, onların gülen yüzleri ve güzel sohbetleri eşliğinde mutluluğum perçinlendi.

Gazetenin birkaç adım ötesiyse hüznümün başladığı cadde ve paralelindeki sokaklardı...

Çocukluğumun ve kanımın en hızlı akan zamanlarının...

Başında sekiz köşe şapkası ve döneminin en usta terzisinin elinden çıkan paltosu, boynundaki kaşmir atkısı ile deli Doğan'ın dükkânının önünden geçerek heykele doğru yürüyen babamın hayali, hüznüm ve kalp yangınım...

Eski stattan gelen "Mastar spor çok yaşa sesleri" ve Stat Apartmanı köşesindeki Fiko, Ahmet GÜLYAŞAR’la olan sohbetlerim...

Stat kapısının sağında Faruk'un "buz gibi gazöz, 32 dişe keman çaldırır "dediği gazoz dolu, Bardakçı buz fabrikasından alınmış buzlarla, soğutulmuş kova. Yanında "Güldür Güldür'ün topuk dedesi" karakterindeki ortağı Meharrem (Mehmet Ali)

Son sahibi tarafından da satılan evimin olduğu sokağa gitmedim, gidemedim...

Kadim dostum İhsan TARAKÇI beyefendi "abi misafirim ol "dedi. "Çırçır Şelalesi" dedim.

Ertesi gün yoldaydık, "Elazığ'ın en güzel zamanı" dedi.  "Anadolu’nun iç bölgelerindeki kırsallıkta zannedenler, bölgeye geldiğinde şaşırıyorlar abi" diye devam etti. "Yer çok güzel ama insanlar bu güzelliklere eşlik etmiyor, edemiyor." dedi... Bilge kardeşim

(Devam edecek…)